Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Seyyid Hacı Mevlüt Baba

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ

Elâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn.

Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi? Ayet:Yunus-62

1993 yılında Erzurum’da yayın yapan televizyon kanallarından birinde “Has bahçenin gülleri” isimli bir programda Hacı Mevlüt Baba’nın hayatına da yer vermişlerdi. O programda kendisine çok sevdiği üç şey sorulduğunda

Hacı Baba da cevap olarak:

  1. Şehir merkezinde ferah bir mekânda yaşamak,
  2. Âlimlerle ilim meclislerinde beraber olmak,
  3. Eser bırakmak.

Onun eserleri; satırlara değil sadırlarına,

Allah’a kul olma bilincini yazdığı insanlardı. Çünkü o mutasavvıf bir şahsiyetti. Tasavvuf ta satırda değil sadırda olmalıdır. Sadece okumakla olmaz. Birçok şey bilinmek için yaşanır. İslam ise yaşanmak için bilinir. Bana döndü ve dedi ki: “Daha evvelce ben yazdırdım. Yarıda bıraktılar. Yazılanları da ziyârete gelenler birer ikişer alıp götürdüler. Hiç bir şey kalmadı. Allâh aşkına bir eser bırakın”.Şurası muhakkak ki; herhangi bir konu hakkında kitap yazmak için araştırma yapmak ve kaynaklara inmek şarttır. Tabii ki bu kitap için temel kaynak dedem Hacı Mevlüt Baba’nın sağlığında kaydettiğimiz ses kayıtlarıdır. Tasavvufi edeple inanırız ki; Velinin sözleri kendi ağzından çıktığı şekli ile tekrar edilmesi o feyzin alınmasına sebep olur. Diğer bir ifade ile: Söz sahibinin ağzından çıkıp da cümleler muhatabının zihninden içeri bir yol bulduğunda beklenen tesir gerçekleşir. Böylece kişi sever, lezzet alır, zevk edinir, idrak eder. Anlaşılması hususunda izah şarttır. O’nu da yapmaya gayret ettik.O günden sonra hep niyetlendik, kısmet bugünlere imiş. Ömürlerini irşâda adayan ve mânevî derinlikleri ile meşhûr olmuş üç Hak dostu… Hayatlarını tasavvufî çizgide sürdürmüş ve etraflarını dînin aydınlatıcı tayflarıyla aydınlatmış büyük mânâ insanları, hakîkat erleri… Yaşadıkları dönemlerde aldıkları dînî terbiye ve tasavvufun kazandırdığı kâmil insân şahsiyeti ile nesîllerin hak ve hakîkate yönelmesi için mücâdele veren kutsî insanlar… Van, Hôş-âb (Güzelsu)’da neş’et eden ve Erzurum Horasan ilçesi, Sanamer (Hacı Ahmet) köyünde çınarlaşan mânevî silsilenin dîn ve îmân yolundaki gayretleri… Evet, Sanamer köyünde yaşayarak bulunduğu mekânı İslâmî düşünce ile yoğuran Hacı Ahmed Baba ile şehit oğlunu, torunu ve aynı zamanda kendinden sonraki Rufâî mürşidi olan Seyyid Hacı Mevlüt Baba’nın ibret ve hikmet dolu hayat hikâyelerini kitaplaştırdım. Üç büyük gönül insanının hayatlarını, düşüncelerini, ibâdet ufkunu, sosyal münâsebetlerini ve kerâmetlerini; Yaşadıkları hayat itibârı ile arkada mânevî izler bırakmış ama gelecek nesillere intikâl ettirilme hususunda ihmâl edilmiş bu üç büyük velînin hayatlarını ulaşabildiğimiz tüm ayrıntılarıyla aktarmaya çalıştık. Amacım, hak ve hakîkate dîl-beste olmuş Seyyid Hacı Ahmed Baba, vatanı uğrunda vatanında şehit olmuş Şehit Yakup Baba ile Seyyid Hacı Mevlüt Baba’nın daha geniş kitlelerce tanınmasını sağlamak ve mesajlarını günümüz insanına ulaştırmaktır. Hayatlarını anlatırken aynı zamanda bağlı bulundukları Rufâî Tarikatı hakkında genel hatlarıyla bilgi vermeye çalıştık.

Ben, dedem Seyyid Hacı Mevlüt Baba’nın yanında yaklaşık 25 yıl geçirdim. Zaman zaman sohbetlerini ses kasetlerine kaydetmiştik. Bazen görüntülü olarak kameraya kayıt yapmıştık. Onu tanıyanlardan kendisine ait hadiseler ve kerâmetler dinledim, hatta bazılarına ben de şahit oldum. Bana hissettirdiklerini ve anlattıklarını yazmaya çalıştım. Torunu olarak mümkün olduğunca objektif olmaya gayret ettim. Aynı zamanda hayranıyım. Hitap etmek istediğim kitle, onu sevenler ve onunla gönül bağları kuranlardır. O, sohbet ehli idi. Dilinden hikmet pınarları akardı. Sözlerinden bereket ve nur damlardı.Arkadan gelen önce gidenin ayak izlerine basar misali Hacı Mevlüt Baba’da hayatı boyunca mürşidi Hacı Ahmed Baba’nın tasavvufi hayatını takip etmiştir. Üç büyük Gönül Sultanı’nın hayatları, elbette Kur’ân ve Sünnet çizgisinde idi. Bahse konu zatların hayatlarını açıklayıcı bir üst ve vakayı destekleyici alt paragraflar içinde muhafaza ederek okuyucuya takdim ettik. Onların dünyâ görüşlerini ifâde eden konulardan bazı örnekler sunmaya çalıştık.

Bu kitap:“Seyyid Hacı Ahmed Baba”,“Şehit Seyyid Yakup Baba”, “Seyyid Hacı Mevlüt Baba”, nın tasavvufi ölçüdeki hayat hikâyeleri ile“Tasavvuf ve Tarikat”, “Gönlümden Damlayanlar” üst başlığı ile okuyucuya takdim ettiğimiz Tasavvufi dünya görüşümüzü anlatan konuları içermektedir. Seyyid Hacı Ahmed Baba’nın hayâtını yazarken kronolojik sırayı takip etmekle birlikte yaşamını konulara göre ele aldım. Ancak Seyyid Hacı Mevlüt Baba’nın hayatını yazarken okuyucunun onun hayatındaki akışı olduğu gibi izleyebilmesi için sadece kronolojik sıralamayı esas aldık.

Seyyid Hacı Ahmed Baba ve Seyyid Hacı Mevlüt Baba bölümlerinde, şiirlerin geçtiği yerlerde Arapça-Farsça kelimelerin Türkçe karşılıklarını vermeye gayret ettik. “Tarikat” konusunu yazarken konuyla ilgili terimsel ibârelerin geçtiği ilk yerde mümkün mertebe kaynak vermeye çalıştık. “Rufâî İlahileri” ile ilgili şiirler” ve “Mustafa Baba’nın Şiirleri”nin yer aldığı bölümlerde ise aslına sâdık kalmaya çalıştık.

Özellikle de kitabın birinci ve ikinci baskısının her aşamasında tümünü gözden geçiren, gerek şekil gerek içerik bakımından yaptığı tashîhlerle kitabın ilmî bir boyut kazanmasını sağlayan Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlilerinden, Üzeyir Tuna Bey’e şükrânlarımı sunar ve bu kitabın hayatlarını anlattığı Sâdât-ı Rufâîyye’den üç büyük mana sultanının himmet-i âlilerine ve feyz-i manevîlerine nail olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim. Ceddimiz hayatlarını İslam davasına adadıkları için biz bugünkü nesiller topluca şerefyap oluruz. Bizim dünyamızda ceddimizin karşılığı mutasavvıf şahsiyetlerdir. Sonuç olarak ortaya çıkan bu eserin, başta Seyyid Hacı Ahmed Baba, Şehit Yakup Baba ve Seyyid Hacı Mevlüd Baba’yı tanıyan, seven ve onunla gönül bağı kuranları mutlu edeceği temennisi ile var olan hataların şahsıma ait olduğunu bildirir, okuyanlardan duâ talep ederim. Tevfîk Allahu Teâlâ’dandır (cc).

Abdul Baki Baba

Yorum Yapın